8 Aralık 2010 Çarşamba

TÜRKİYE POSTMODERNİZMİNİ ARAMIYOR.

TÜRKİYE POSTMODERNİZMİNİ ARAMIYOR.

Efe’nin yazdığı yazıya küçük bir katkı olsun diye yazdım, aslında Efe'nin yazısına bir dipnottu uzun olunca sistem kabul etmedi bende böyle bir not düşmek zorunda kaldım ama her şeyden önce kendisine böyle bir tartışma zemini açtığı için teşekkür ediyorum…

Türkiye’nin kendi postmodernizmini aramasından öte, CHP'nin çarşaf açılımı, AKP’nin alevi ve Kürt açılımı, her politik öznenin kendini var etme çabası içerisinde yeni açılımlar yapmaya çalışması gibi geliyor bana. Ortada yeni bir şey yok, sadece herkes günü kurtarmaya çalışıyor. Açılımlar da kendileri kadar kokuşmuş durumda. Hepsinden öte, Türkiye de her kesimin bir sorunu çözmede kullandığı dili Efe gayet iyi yakalamış, Kürt sorununu çözeriz ama bizim çizgimizde ki Kürtler’le, Türbanı çözeriz ama bizim türbanlılarla, Ermeni meselesinde açılım yaparız ama ‘Ani Anı olur’ bu kimi zaman kendisine ilerici diyen çevrelerde bile görülüyor, ‘Kürt sorununu Kürt ve Türk ilericileri çözecek’ diyen zihniyete de işte hazırda Kürt’leri temsil eden bir siyasal özne var işbirliği yapabilirsiniz dediğinizde ‘onlarla olmaz’ diyorlar. Yani her mesele mevcut meseleden canı yanan veya meselenin öznesinden bağımsız ve onu dıştalayarak çözülmeye çalışılıyor, tabi adına çözmek denirse…

Seçimler öncesi, CHP oy alamadığı ve bence kesinlikle oy alamayacağı muhafazakâr çevrelere, sizinde taleplerinizi karşılayabilirim ve sizler de bizim partimizin çatısı altında kendinizi ifade edebilirsiniz mesajı vermeye çalışıyor. Fakat yaptığı şey Dimyata pirince giderken bulgurdan olma basiretsizliğinden başka bir şey değil çünkü hem partinin organlarında bu yeni gelenlere pek söz hakkı vermeyecekler, hem de yeni gelenlere vaat ettikleri mevkiler hiç alamayacakları yerler olacak ‘Fatih belediye başkan adaylığı gibi’ hem de kendi kadrolarını ve kemikleşmiş seçmenlerini küstürecekler.

Aynı şekilde AKP’nin yaptığı Alevi açılımı da tamamı ile içi boş bir açılım, Alevi dedelerine maaş bağlamak, Cem evlerine özel statü vermek gibi vaatlerle göz boyamaya çalışıyorlar, ancak Alevi çevrelerince de pek dikkate alınmayacaklar; (burada da iktidarın ekonomik nimetlerinden nemalanmaya çalışan insanlar mutlaka olacaktır tabi) çünkü genel seçimlerde bu vaatlere kanan ve AKP’den milletvekili seçilen ve adeta AKP’nin kurucu kadrosuymuş gibi propagandasını yapan başta Reha Çamuroğlu olmak üzere bazı Aleviler, geçtiğimiz aylarda görevlerinden istifa ettiler ve AKP’nin Alevi politikasını sert bir dille eleştirdiler.

AKP’nin bir diğer açılımı gibi görünen Kürt’ler ile ilgili açılımı ise hiçbir Kürt tarafından ciddiye alınmayacak Şemdinli de başlayan AKP’nin kişiliksiz ve sorunun çözümünde vesayeti Türk silahlı kuvvetlerine bırakan tavrı sonunda ya sev ya terk et çizgisine vardı. AKP’nin Kürt’lere yapacağı hiçbir vaade kanmayacak. Bölge halkı ve diğer illerde yaşayan Kürt’ler, Diyarbakırlı bir yurttaşın verdiği bir gazete röportajı aynen şöyleydi; ‘Tayyip DTP’den Diyarbakır belediye başkanlığına aday olsun kazanır’ DTP son dönemde yaptığı yeni açılımlarla ve Kürt halkına yapılan zulme karşı dik durduğunu gösteren birçok çalışmada bulundu ve bölge halkı nezdinde rüştünü tekrar ispatladı, elindeki belediye sayısını 100 ün üzerine çıkarmasına kesin gözü ile bakılıyor.

DTP’nin bu ataklarını ve halktaki bu tavrın netliğini gören AKP ve uzun zamandır akıl hocalığını yapan İlker Başbuğ TRT ile dil ve kültür alanında, Fethullah Gülen ile ise bölgeye ekonomi alanında atak yapmaya çalışıyorlar. Ama artık AKP bölge halkı için bir dönem jitem kadrolarınca örgütlenen yasadışı kontrterör örgütü Hizbullah’ın yasal versiyonu olmaktan başa bir anlam ifade etmiyor, AKP’nin Kürt politikası, CHP’nin çarşaf açılımı ve yine AKP’nin Alevi açılımı gibi samimiyetsiz bir politika. Bu adamlar halkı aptal zannediyor. Önüne birkaç çuval kömür ve erzak atınca satın alacağı bir varlık olarak görüyor ve halkı giderek dilencileştiriyorlar ve bu rezilliği de sosyal devlet politikası adı altında teorize etmeye çalışıyorlar.

Efe’nin yaptığı Türkiye postmodernizmini arıyor cümlesine bir atıf yapıp bitireceğim. Türkiye de siyasi alanda modernizm Kemalizm’dir, fakat Türkiye postmodernizmini arıyor dememiz için bu durumdan bir kopma veya bir aşma durumdan bahsetmemiz gerekir ki; bundan hiç eser yok. Ermeni meselesinde, Kürt halkının özgürlüklerini tanıma meselesinde, Kıbrıs meselesinde, sosyal devlet olma meselesinde,özgürlükler meselesinde,hepsinden öte üretim ve tüketim ilişkilerinde hiçbir değişiklik yok. Altyapı ilişkilerinde bir değişiklik olmadan üstyapı ilişkilerinde bir değişiklik beklemekte anlamlı değil. postmodernizmini aramaktan ziyade, biraz latife yaparsak bence modernizmin yarattığı durumdan da geriye gitme hali var…
Ahmet / 15 Aralık 2008 Pazartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder